Cumartesi Anneleri’nin 950’nci hafta eylemi duruşması yapıldı

GAYE ŞEYMA CAN

Cumartesi Anneleri'nin 950'nci hafta eylemi nedeniyle 20 kayıp yakını 3 yıla kadar hapis cezası talebiyle hakim karşısına çıktı. Çok sayıda diplomat, insan hakları kuruluşu ve gözlemcinin izlediği duruşmada Maside Ocak savunmasında, "En azından bir mezarı olması ve adalet talebimiz hep karşılıksız bırakıldı. Kalkanlı polisler tarafından etrafımızın sarılarak çembere alınmamız, kelepçelenerek gözaltına alınmamız, bütün bunlar sadece 5 dakika içinde oldu" dedi.

Cumartesi Anneleri/İnsanları'nın 950'nci hafta eylemi nedeniyle 20 kayıp yakını hakkında, "2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet etmek" iddiasıyla 1 yıl 6 aydan 3 yıla kadar hapis istemiyle dava açılmıştı.

Davanın ilk duruşması, İstanbul 39. Asliye Ceza Mahkemesi'nde yapıldı. Duruşmaya bazı sanıklar ve avukatları katılırken, ABD, Almanya, Çekya, Fransa, Hollanda ve İsveç konsoloslukları, AB Türkiye Delegasyonu, Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH), İşkenceye Karşı Dünya Örgütü (OMCT), Paris Barosu, Tehlikedeki Avukatlar için Gözlemevi (OIAD), Uluslararası Af Örgütü, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), İnsan Hakları Derneği (İHD), Hakikat, Hafıza ve Adalet Merkezi, Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi, İnsan Hakları Savunucuları Dayanışma Ağı da takip etti.

EREN: "KORİDOR AÇILMADI, DERHAL GÖZALTINA ALINDIK"

İlk olarak savunma yapan İkbal Eren Yarıcı, "Dağılmamız için koridor açılmadı, derhal gözaltına alındık" dedi ve şöyle devam etti:

"AYM bizim davamızla ilgili hak ihlali kararı verdi. Sonrasında biz tekrar Cumartesi Meydanı'na çıktık. Ancak çevremiz polislerle sarıldı. Dağılmamız için bir uyarı yapılmadan gözaltına alındık. Gözaltına alınırken, darp edildik, havasız ortamda bekletildik. 29 hafta her cumartesi günü Galatasaray Meydanı'na yakın nerede olursa görüldüğümüz yerde gözaltına alındık. AYM kararını göstersek de suç işlediklerini söylesek de hiçbir direnç göstermediğimiz halde gözaltına alındık. Dağılmamız için koridor açılmıyor ve derhal gözaltına alınıyorduk."

ALİ OCAK: "SUÇ YOKTU, BİZ SUÇ İŞLEMEDİK"

Ali Ocak ise yaptıklarının suç olmadığını belirterek şu ifadelere yer verdi:

"700. hafta eylemimize polis saldırdı. Engellendi. Toplanma hakkımız engellendi. AYM bunun hak ihlali kararı olduğuna karar verdi. AYM bu kararı yetkililere de gönderdi. Bizler de AYM ile güvence altına alınan demokratik hakkımızı kullanmak için girişimlerde bulunduk. Her girişimimiz engellendi. Gözaltına alındık. Bu uygulama 29 hafta sürdü. Her hafta hakkımızda dava açılmak istendi fakat soruşturmalar düştü, suç yoktu. Biz suç işlemedik. Bu iddianamede söz konusu olan iddialara gelecek olursak hakkımızda açılan davada iddianame gerçeklerle bağdaşmıyor. Bir, kanuna aykırı bir yürüyüş yapmadık aksine demokratik hakkımızı kullandık. İkinci olarak zorla kelepçelendik. Üçüncü olarak güvenlik güçlerince dağılmamız engellendi. Bu gerçeklere o günkü kamera kayıtlarından ulaşmak mümkün. Bu iddiaları kabul etmiyorum beraatimi istiyorum."

ALİ TOSUN: "ADALETSİZLİĞE KARŞI MÜCADELE EDERKEN ADALETSİZLİKLERE MARUZ KALMAK TRAJİKOMİK"

Ali Tosun da mahkemedeki savumasında şunlara değindi:

"Slogan olmadı açıklamamızı yaptık oradan ayrıldık. Sonra yasaklar başlayınca şiddet oldu. Adaletsizliğe karşı mücadele ederken bu adaletsizliklere maruz kalmak tirajikomik. Bu suçlamayı kabul etmiyorum."

HANİFE YILDIZ: "BEN DAVALI DEĞİLİM DAVACIYIM"

Hanife Yıldız, mahkemedeki savunmasında davalı değil davacı olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:

"Devlete güveneceksin, adalete güveneceksin oğlunu vereceksin, sonra oğlunu vermeyecekler. Ben bunu nasıl kabul edeyim? Ben hem anneyim, ben davacıyım bunlardan. Ben davalı değilim davacıyım."

MASİDE OCAK: "EN AZINDAN BİR MEZARI OLSUN TALEBİMİZ KARŞILIKSIZ BIRAKILDI"

Maside Ocak kayıplarının mezarları olsun yönündeki taleplerinin karşılıksız bırakıldığını söyleyerek savunmasında şunlara değindi:

"27 Mayıs 1995 günü Galatasaray Meydanında oturmaya başladık. On yıllardır biz kayıp yakınlarının sevdiklerimizle ilgili hakikate ulaşma, onların en azından bir mezarı olması ve adalet talebimiz hep karşılıksız bırakıldı.

AYM kararları herkesi bağlar ve AYM kararlarına uyularak Galatasaray Meydanı'nın açılması gerektiğini hatırlatmak için 10.06.2023 tarihinde meydana gitmek istedim. Elimde sadece kayıplarımız için Galatasaray'a bırakmak üzere karanfil vardı. Kalkanlı polisler tarafından etrafımızın sarılarak çembere alınmamız, kelepçelenerek gözaltına alınmamız, bütün bunlar sadece 5 dakika içinde oldu.

Polis memurunun elindeki yasak kararını okumamıza dahi izin verilmedi. Dağılın anonsu yapılırken polis çemberi içindeydik ve dağılmamız için koridor açılmadı. Sadece gözaltı aracına binmemiz için koridor açıldı. Araç içinde en azından yaşı 70-80'i aşmış annelerimize, kardeşlerimize takılan kelepçelerin çıkarılmasını istedik ama çıkarılmadı. Yaklaşık 5 saat gözaltında kaldık. 29 yıldır yan yana olduğum, aile olduğumuz annelerim, kardeşlerim gibi ben de anayasal bir hakkın kullanımının suç olmadığını sizlere hatırlatarak, siz mahkeme heyetini hepimiz için ayrı ayrı derhal beraat kararı vermeye çağırıyorum."

DURUŞMA 7 HAZİRAN'A ERTELENDİ

Duruşma savcısı eksik hususların giderilmesini talep etti. Mahkeme dosyadaki görüntülerin izlenmesine karar vererek, duruşmayı 7 Haziran'a erteledi.